Çok Kıymetli Funda Hanım,
Bizler konaklama sektörü emekçileri olarak 2015 yılından bu yana, ekmeğimizi kaybetmemek uğruna işletmelerimize ve sektörümüze sahip çıkmanın şiddetli gayreti içerisindeyiz.
Son 5 senedir süre gelen global dünya krizi ve 2020’de tanıştığımız pandemi sürecinde, yani günümüzde; kimilerimiz istatistik uzmanı, kimilerimiz ise matematik mühendisi hesaplamalarıyla aksiyonlar alır durumdayız.
“Fırsatçılık” gibi hoş olmayan bir benzetmeyle dile getirdiğiniz, rızkını çıkartmaya gayret eden biz otellerin ülkemizin dünya tanıtımında büyük rol oynadığını ve her bir otel çalışanının ise birer barış elçisi olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
Yine sorduğunuz “Gel otelde restoranlar açık, ye, iç, sporunu yap, yasak seni etkilemesin.’ düşüncesi hakim. Peki ya otellerde Covid- 19 yok mu?” sorunuza istinaden, cevaplamak isterim ki; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 kasım 2020 de imzaladığı genelge kapsamında otellerin ıslak alanlarının kapalı ve diğer bir çok alanlarınında kısıtlı hizmet veriyor olduğunu da bilin istiyorum.
Pandemi sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığımızın girişim ve büyük gayretleriyle, Dünya’da bir ilk olan ve tüm dünya ülkelerine örnek teşkil eden “Güvenli Turizm Sertifikası” sistemi ile bu belgeye sahip tüm otellerin, bir çok genel alan ve işletmeden çok daha güvenli olduğunu yaşıyoruz, görüyoruz ve gösteriyoruz.
Üzülerek okuduğum araştırma ve gözlemcilikten çok uzak olan “Şu an İstanbul’daki otellerin doluluk oranları inanılmaz.” cümlenize karşılık yine bilin istiyorum ki; otellerimizin sahip olduğu “Güvenli Turizm Sertifikası” ile pandemi sürecinde en çok misafir alan ülkeler arasında yer almamıza rağmen, 2020 yılı genelini baz alırsak 2019’a göre 35 milyon turist kaybı ile bu yılı kapatmayı ön görmekteyiz.
Yani kısacası bahsettiğiniz dolulukları inanılmaz olan İstanbul otellerinin aslen %70’i hali hazırda inanılmaz bir şekilde kapalı durumdadır. Pandemi süreci başında (Mart 2020) kapanıp, yaz döneminde bir umutla açılan tesislerin yeniden kapanmaya başladığını da üzülerek belirtmek istiyorum.
Bu kadar detaylı açıklamalarım akabinde “araştırmacılıktan”, “gözlemcilikten” ve “gazetecilikten” çok uzak, ülke ekonomisine 2019 yılında 34 milyar 520 milyon 332 bin dolar katkısı bulunan ve en önemlisi 2 milyon barış elçisinin çalıştığı bir sektörü “kaçamak“ ve “özel buluşma paketleri” gibi tabirlerle Türk aile yapısına aykırı bir yapıymış gibi göstermiş olmanızı; özellikle 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü‘nde bir kadın olarak kaleme aldığınız tüm sektör çalışanlarının emek ve haklarına karşı yazdığınız bu talihsiz köşe yazınızı şahsım, temsil ettiğim yönetim kurulum ve sektörüm adına esefle kınıyorum.
Barış TÜRER
Uluslararası Otelciler Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
