Yıl 2022. Bu haftaki yazım başlıkta gördüğünüz gibi BAĞLANMAK İSTEMEYEN ERKEKLER VE KADINLAR.
Terk edilmekten korkan bir kadın, bağlanmaktan korkan bir erkek….. İkisi de duygusal açıdan arızalı… İkisi de birbiri için özel ama bağlanmaya inanmıyorlar. Arada bir birlikte oluyorlar, sevişiyorlar, sadece anı yaşayıp, keyif alıyorlar, Sonra, kendi hayatlarına dönüyorlar. Örnek mi? 2011 yılındaki Justin Timberlake ile Mila Kunis’in çevirdikleri filmleri FRIENDS WITH BENEFITS. Aradan 11 yıl geçtiği halde tam günümüz ilişkilerinin gerçeğini anlatıyor, oturup izlemek ve ders çıkartmak gerek.
SIKILMADAN İZLENECEK FİLM! Yani sonu başından belli olan romantik komedilerden
genelde sıkılırım. Ama Justin Timberlake Social Network filimde beğendiğim için, belki de kış tembelliği, birde haftaya yazı konusu çıkar diye CD sini aldım izledim tek başıma kestane ve patlatılmış mısır eşliğinde, sıkılmadan sonuna kadar izledim. Romantik komedi
olmasına rağmen, karakterlerde bir gerçeklilik var. Filmde, Jamie ve Dylan ciddi bir ilişkiye girmek istemedikleri için; Sadece arkadaş kalıp arada bir sevişmeye karar veriyorlar.Kimsenin kalbi kırılmasın, kimse ihmal edildiğini düşünmesin diye duygusal yatırım yok, hesap sormak yok, niye geç geldin yok özgürlük var.Romantik
komedilerden bu yüzden sıkılıyorum belki de, her seferinde mutlu son ile kadınlara illa o umudu verirler. Bağlanmaktan korkan erkekler de bağlanabilir derler. Filmi seyrederken ve bunları düşünürken Arjantinli şair JORGE LUIS Borges’in Anlar şiiri takılıyor dudaklarıma; Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer, Oturup saymazdım eski yanlışlarımı, kusursuz olmaya çalışmaz, Rahat Bırakırdım yüreğimi, Ve elbette, çok daha, coşku dolu olurdu sevdalarım. İçine az buçuk da ciddiyet katılmış, Bu denli titiz olmazdım hiç, Öyle bir şansım olsaydı eğer. Devam ediyor ve filme dönüyorum.
Gerçek hayatta durum daha farklı tabii… Erkek “evlilik bana göre değil” diye en başta dürüstçe belirtse de, bazı kadınlar; bende evlenmeyi düşünmüyorum; deyip, ilişkiye balıklama dalarlar, sonra istedikleri gibi şekillendirmedikleri erkeği suçlar.
DUYGUYU VE SEKSİ AYIRMA
Geçenlerde, George Clooney tarzı ilişkiler yaşamayı terci eden bir arkadaşım, Beraber olduğum kadınlar benim için özel insanlar. Her biri ile birlikte olmaktan keyif alıyorum. Yanların da rahatım, önemli olan anı yaşamak… “Ama beklentiye girmeye başladıklarında
uzaklaşıyorum” dedi. Ve Aydın Avcı olarak hayretler içinde kaldım. Erkeklerin, duyguları ile seksi ayırabilme özellikleri var. Kadınların ise duygusal mesafe ile yaşamaları zor. Hele ki hayatı henüz anlamamış beklentileri yüksek genç kadınlar… Yakınlaşma arttıkça, bağımsızlık ile bağlılık ikileminin arasında gelgitleri ile mutsuz olurlar.
Bir süre sonra anı yaşamak anlayışı rahatsız bir durum yaratıyor,
içerikte ve vardığı yerde.
Yaşam anlardan oluşur, Sadece anlardan, Şimdiyi yakalayın, sadece en iyi yönlerini gördüğünüz, ışıklandırmanın, ortamın ve kimyanın mükemmel olduğu anlarda berabersiniz…
Yani sağlam temeli olan bir gerçek değil yaşadığınız. Bir Balon içindesiniz.
Zevk alanlar için, o an tadıp tüketilir. Ötesi yoktur. Arada hep duygusal mesafe vardır. Birlikteliğini sindiremediği için gelişemezsiniz. O yüzden ruh sağlığına iyi gelmez, Bir etrafımıza bakalım bazı kişileri tenzih ediyorum, herkes hasta, bu durumlar ne
zamana kadar sürer. Gerçek aşkının siz olduğunu anlayacağını ümit ederek, muallakta kalmış bir hayat yaşamaya başlarsanız, gittikçe sahteleşirsiniz.
SONUÇ; NASIL ANLARSINIZ?
O yüzden bağlılık istemeyen erkekle ilişkiye girmeden önce kadının kendi biyolojilerini ve duygusal yapılarını anlamaları, baştan tercihini belirten erkeğe de inanmaları lazım. İlişki sadece onun şartları ile ilerliyorsa, birlikte olmadığınız zamanlarda nasıl vakit geçirdiğini
sizinle fazla paylaşmıyorsa, beraberken sıcak ama uzaktayken duygusal mesafeyi hissettiriyorsa, sizinle beraber vakit geçirmekten çok hoşlandığını söylediği halde, birlikte olduğunuz zamanlar kısıtlıysa, bağlanmak istemeyen bir erkek ile berabersiniz!
Onu suçlamayın. Ne istediğini bir yetişkin olarak seçimini yapmıştır. Nedeni önemli değil; Siz ne yaparsanız yapın değişmeyecektir.
Benim gibi iflah olmaz bir gezginden gezi yazısı değil Justin Timberlake ile Mila Kunis’in filmi bana bu yazıyı yazdırdı, umarım beğenmişsinizdir.
EINSTEN’ın SÖZÜ İLE YAZIMI BİTİRMEK İSTİYORUM:
“Kadınlar erkeklerin değişeceğini ümit ederek birlikte oluyorlar.
Erkekler ise kadınların değişmeyeceğini… Sonuçta her iki taraf da
hayal kırıklığına uğruyor.”
Bu hafta da Aydın Avcı’dan bu kadar.
Değerli yorumlarınızı bekliyorum.